26 Temmuz 2013 Cuma

Keçe Çalışmalarım: Sonuncusu ve En Güzeli :))



Keçelerden yaptığım süslerin sonuncusu ve en güzeli kızımın adının yazdığı bu kapı süsüydü.. Bütün süsleri büyük bir zevkle yaptım ama nedense bunu daha çok sevdim.. Daha çok özen gösterdim ve 26 Mayıs'ta da kapımıza astık :)  
Evet kızım 26 Mayıs'ta dünyaya geldi; ve dün ikinci ayımızı doldurduk..  İkinci ayımızı doldurmamız nedeniyle de üç tane güzel aşı olduk :)  İki bacaktan bir koldan..  Bir anda üç aşı birden..  Birinin acısı geçmeden ikinci üçüncü aşıyı yaptı hemşireler nasıl da ağladı benim güzel kızım..  Ama hepsi onun sağlığı için, bütün gün kendimi öyle avuttum :)
Canım kızım iyi ki var; hayatım şimdi daha anlamlı daha güzel :)

5 Mayıs 2013 Pazar

Keçe Çalışmalarım: Dönence ve Bebek Anı Defteri



Aslında dönence için oyuncakları daha önce yapmıştım ama uzun zamandır bloğumu kullanmadığımdan paylaşamamıştım :))   Tabi yukarıdaki oyuncakların hepsini dönencemde kullanmadım.. Üç tane kuş figürünü ve üç notayı kullandım.. 

Kızım için bebek anı defteri yapmıştım; onu da keçe ile kapladım.. Biraz sade oldu ama olsun :)  Böyle de güzel..  Belki bikaç süs daha yapabilirim... Daha ikinci adını yazmadım mesela; en kısa zamanda onu da halletmeliyim:))

Bebek Şekerlerim Hazırrr :)





Kızımın gelmesine 20 gün kaldı :)) Ve ben sonunda şekerlerini hazırladım..   

8 Nisan 2013 Pazartesi

Anlayamadığım Çok Şey Var Bu Hayatta...

İnsanlar neden bu kadar bencil... Başkalarının mutluluğu neden onları rahatsız eder anlamam... Hiçbir zaman yapmadığım bir şeydir...  Tam aksine bir arkadaşım mutluysa ben de mutlu olurum.. Onların mutluluğuna çomak sokmak, rahatsız etmek istemem..  Ben mi çok safım yoksa...  Neyse cümlenin devamını getirmek istemiyorum.. 

Seni Çoookkkk Seviyorum Harun Cura :)


9 Mart 2013 Cumartesi

İncesaz Konserine Gittim :)




Geçen perşembe günü İncesaz konseri vardı Bursa Devlet Senfoni Orkestrası'yla birlikte..  Biz de ordaydık :)  İnanılmaz güzel bir konserdi..   İncesaz zaten severek dinlediğim bir grup;  Harun arayıp gidelim mi deyince hiç düşünmeden evet dedim..   İlk olarak senfoni orkestrası pop üvertür çaldılar..  İki yıl olmuştur herhalde senfoni konserine gitmeyeli...  Özlemişim..  Sonra Derya Türkan (klasik kemençe), Murat Aydemir (tambur) ve Taner Sayacıoğlu (kanun) sahneye çıktılar..  Birinci bölümde "Yollar" albümünden parçalar çaldılar..  "Yollar"  albümünü hiç dinlememiştim; benim favorilerim birinci ve üçüncü albümleriydi.. Şimdi onlara "Yollar" albümü de dahil oldu:)  Bu albüm İncesaz'ın yedinci albümü.  İncesaz grubuna Laszlo Kovacs tarafından yönetilen Macar Radyo Senfoni Orkestrası eşlik etmiş.. Orkestra düzenlemeleri Cengiz Onural ile Orhan Balcı'ya aitmiş..  Çok güzel bir çalışma olmuş..   Ve bir kere daha Türk sazlarına aşık oldum diyebilirim.. Klasik Kemençe, Tambur ve Kanunun uyumu inanılmaz güzel..  Zaten Oscar ödüllü Argo filminin müziklerini yapan Alexandre Desplat da hayran kalmış  ve klasik kemençesiyle birlikte Derya Türkan'a da yer vermiş albümünde..
İkinci bölümde Dilek Türkan sahneye çıktı; çok hoş ve güzel bir bayan..  Sesi de kendi gibi çok güzel.. Onu dinlerken mest oldum diyebilirim..  Artık kendimden nasıl geçtiysem Harun bile fark etmiş, ne güzel dinliyorsun deyip durdu :)   Müzik dolu güzel bir gece geçirdik.. Gerçekten çok keyifliydi.. Bir dahaki konserleri ne zaman olacak diye dört gözle bekliyorum:)

20 Şubat 2013 Çarşamba

Keçeden Süs Yapma Çalışmalarına Başlamam :)


Geçenlerde internette bebek odası süslemeleri için gezinirken birçok kişinin keçeden bebek odası süsleri yaptığını gördüm ve benim de çok hoşuma gitti.. Hem hazır almaktansa bebeğime kendim bir şeyler yapmak istedim.. Ayrıca evde vakit geçirmenin de yolunu bulmuş oldum :)  Birkaç günden beri bayağı araştırdım birçok model buldum ama keçeleri nerden bulacağımı bilmiyordum.. O konuda da sağolsun bir arkadaşım yardımcı oldu; keçeleri tuhafiye dükkanlarından bulabileceğimi söyledi.. Ben de dün dışarı çıktığımda Tayyare Kültür Merkezi'nin altına doğru tuhafiyeci dükkanlarının olduğu bir han var oraya uğradım.. Gerçekten de bütün dükkanların önünde rengarenk keçeler vardı ve ben kendimi kaybettim :)  Şimdilik aşağıdaki fotoğrafta yer alan keçeleri aldım :))





Keçelerle birlikte yeşil bir tül ve keçelerime uygun iplerde aldım :)  


                                        


Akşamına dayanamadım oturdum keçelerimin başına ilk başta kalıp çıkarmaya çalıştım; zaten kalıbı çıkardıktan sonra gerisi kolay.. Kalıba göre istediğim renkte keçelerden modelimi kestim.. Geriye içlerine elyaf doldurup dikmek kaldı.. Hadi bana kolay gelsin :))





12 Şubat 2013 Salı

Bebişimize bir hediye daha :)




Daha önce böyle tatlı bir şey olduğunu duymuştum; ama bebişime de hediye geleceği aklımın ucundan geçmemişti doğrusu...  Görünce bayıldım, çok hoşuma gitti :)))

2 Şubat 2013 Cumartesi

3 Idiots




3 Idiots.. Türkçe adıyla 3 Aptal... Dün akşam arkadaşlarla birlikte izlediğimiz inanılmaz eğlenceli bir film.. Birazcık uzun bir film ama kesinlikle sıkmıyor insanı...  2 saat 40 dakika kadar sürüyor :)  Daha devam etse izlemeye devam ederdim herhalde :)  2009 yapımı bir Bollywood filmi.. Başrollerinde daha önce adını duyduğum ama hiç bir filmini izlemediğim Aamir Khan vardı..  Hindistan'da tüm zamanların en yüksek gişe rekoru ve hasılat yapan filmiymiş.. Zaten imdb puanı da 8,3..  

Filmin konusu ise... Hindistan'ın en iyi mühendislik okulundaki 3 arkadaşın hayatı ve dostlukları anlatılırken bir yandan da eğitim sistemi eleştirilmiş.. Kraliyet Mühendislik Okulu olmasına rağmen öğrencilerine verdikleri eğitim okulu iyi bir dereceyle bitirip iş sahibi olabilmeleri için ezber yaptırmaktan başka bir şey değildir..  Günümüzde de öyle değil mi?  Bununla ilgili hemen filmden bir örnek vereyim.. Bir sahnesinde hocaları "makine nedir?" diye soruyor, Rancho basit ve örneklerle çok güzel bir şekilde anlatıyor; fakat hocası kitapta öyle yazmadığı için kabul etmiyor..   3 arkadaştan biri olan Farhan aslında doğa fotoğrafçısı olmak isityor ama babasının baskısından dolayı mühendislik okulunda okuyor..  Raju mühendis olmayı gerçekten istiyor ama o da üzerindeki baskılardan dolayı 4 yıl boyunca başarısız oluyor.. Sonunda okulundan mezun olup iyi bir iş sahibi oluyor..  Rancho ise... Onu anlatmayacağım :) Zaten anlatamayacağım kadar karışık  ve zeki biri..  3 arkadaşın dostlukları ve birbirleri için yaptıkları harikaydı.. Aslında çok fazla anlatmaya gerek yok.. Tek kelimeyle muhteşem bir film.. Senaryosuyla, kadrosuyla, replikleriyle gerçekten muhteşem bir film..  Hayatımda izlediğim en iyi filmlerden biri...  Her gün izlesem bıkmam herhalde :)  Komik sahneleri kadar ağlatan sahneleri de var.. İyi bir denge kurmuşlar yani..  Genelde ağlatan sahnelerin nedeni okul müdürü.. Onun yaptıklarının sonucunda öyle şeyler oluyor ki ağlamamak için kendimi zor tuttum diyebilirim..  

Kesinlikle izlenmesi gereken bir film.. Tavsiye ederim :)

1 Şubat 2013 Cuma

Bab'Aziz




Geçenlerde elimdeki filmleri düzenlemeye karar verdim; izlediklerimi izlemediklerimi... Ve elimde olup da izlemediğim bir sürü film olduğunu fark ettim..  Bunlardan biri de Bab'Aziz... Daha önce adını duymuştum; ama bir türlü izlemeye fırsatım olmamıştı.. Ondan dolayı izlenecekler listesinde en başa onu koydum.. İyi ki de öyle yapmışım :)  Gerçekten çok güzel bir filmdi..

Biraz eski bir film..  2005 yapımı.. Yönetmeni Nacer Khemir.. Konusu ise.. Her 30 yılda bir çölde sufiler toplantı yapmaktadırlar..  Yaşlı ve kör bir derviş olan Baba Aziz'de bu toplantıya katılacaktır; yanında küçük torunu da vardır.. Torunuyla birlikte bu yolculuğa çıkar.. Toplantının nerede olduğu belli değildir; yürüdükçe yol ortaya çıkar...  Yolculukları boyunca birçok insanla karşılaşırlar... Hepsinin de bir hikayesi vardır..  Aslında yaşlı dervişin de torununa anlatacağı bir hikayesi vardır..  Çölde konakladıkları ilk gece torununa anlatmaya başlar.. Sonu biraz hüzünlü ama gayet iyi bir filmdi..  Sonunda toplantı yerini bulurlar; ama dedeyle torunu ayrılmak zorunda kalır...

Neyse benden bu kadar.. İzlenesi bir film.. Tavsiye ederim :)

21 Ocak 2013 Pazartesi

Bu da yatak örtümüz :)



Yatak örtüsü bana ait... Benim kullandığım yatak örtüsünü inşallah kızım da kullanacak :)




Bebişimizin İlk Eşyaları :)



Bunlar  bebişimin ilk hediyeleri :)   Aslı Yengesi'nden ve Handan Yengesi'nden...






Bunları da ben aldım :)   Daha erken biliyorum ama görünce dayanamadım...


19 Ocak 2013 Cumartesi

Hayalin Derinlikleri




A'mak-ı Hayal... Yazarı Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi...  
Kitapla bir alakası yok ama merak ettim "Şehbenderzade" ne demek diye.  Şehbender, konsolos demekmiş...  Konsolos Süleyman Bey'in oğlu olduğu için Şehbenderzade denmiş...  
A'mak-ı Hayal, masal-hikaye karışımı tasavvufi bir eser.  İki bölümden oluşuyor.  Birinci bölümde, eserin kahramanı olan Raci'nin Hatıratı anlatılıyor.. İkinci bölümde ise Raci'nin aklını yitirmesi ve Manisa Tımarhanesi'nde yaşadıkları anlatılıyor..  
Raci, dindar bir anne tarafından iyi yetiştirilmiş, inancı kuvvetli bir gençtir.  Fakat eğitimini bitirip bilgisini artırmak için birçok kitap okuduktan sonra şüpheye düşer..  Bu şüpheden kurtulmak için maddi ve manevi ilimlerde ilerlemiş alimlerle görüşür.. Onlar da aklındaki şüpheden kurtaramaz Raci'yi.  Bir gün şehir mezarlığından geçerken ney üfleyen Aynalı Dede ile karşılaşır.  Oturup Aynalı Dede ile sohbete başlar; bir süre sonra kendinden geçer..  Hayaller alemine dalar.. Dokuz gün boyunca hayallerden hayallere koşar Raci.. Dokuzuncu gün uyandığında Aynalı Dede yoktur; birçok sorusunun cevabını almıştır.  Ama Aynalı Dede'yi kaybetmiştir..  Onu aramak için yollara düşer, aklını kaybeder ve Manisa Tımarhanesi'ne düşer..  Nitekim Aynalı Dede de tımarhaneye düşmüştür; ölürken Kuran-ı Kerim'ini ve fincan takımını miras olarak Raci'ye bırakmıştır.. Daha sonra Raci tımarhaneden çıkar ve kendisine danışılan bir alim olur..
A'mak-ı Hayal kitaplığımızda duruyordu ama okumak hiç aklıma gelmemişti.  Bir gün Harun ve arkadaşları bu kitapla ilgili konuşurken kitabı merak ettim..  Ve en kısa zamanda da okumaya karar verdim.   İlk bölümünü okuması çok keyifliydi.. Her gün başka bir macera ve bir sorunun cevabı..  Bazen şaşırdığım ve ne kadar doğru dediğim yerler vardı.. Ama ikinci bölümünde biraz sıkıldığımı söyleyebilirim.. Yine de  okunması gereken harika bir kitap.. Ben ikinci defa okumak istiyorum iyice sindire sindire..  

18 Ocak 2013 Cuma

Yeniden Merhabaaa!!!

Yazmayalı o kadar zaman olmuş ki nerdeyse bir bloğum olduğunu bile unutacaktım :) Tam 6 ay olmuş.. En son 31 Ağustosla ilgili bir yazı paylaşmışım.. Ondan sonra bir sürü güzel şey oldu aslında ama ben yazmaya fırsat bulamadım.. Mesela ben artık bir anne adayıyım :) Beş ay sonra bir kızım olucak inşallah..  Öğrendiğimde ne kadar da heyecanlanmıştım :) Ne kadar mutlu olmuştum :)  Bir süre sonra onu bahane ederek işten ayrıldım; zaten ayrılmak için fırsat kolluyordum...  Üç aydır da evdeyim; ama çok verimli geçiremedim bu üç ayı..  Sadece iki kitap okuyabildim; onlardan sonra başladığım hiçbir kitabı bitiremedim.. Bir tanesi Amak-ı Hayal, diğeri Ahmet Ümit'in en son kitabı Sultanı Öldürmek...   Aslında okuduğum ve Mayıs sonuna kadar okuyacağım bir kitap var... Okuduğum kitaplar içinde en güzeli ve en anlamlısı :)