Murat Bardakçı yazılarını severek okuduğum biridir. Şu aralar da 1997 yılında Hürriyet Gazetesi’nde yazmış olduğu yazıları okuyorum. Ve tevafuka bakın ki tam da bugün okuduğum yazısı neyle ilgili. Kurtuluş Savaşı’nda yaşananlarla ilgili. Okurken gözyaşlarımın akmasını zor engelledim. Koskoca Mustafa Kemal Paşa bile parasız kalmış ve kahvesine atacak şeker olmadığı için kahvesini sade içmiş. Geri kalanını da siz okuyun.
…Milli Mücadele'nin parasız günlerinden söz eden birkaç hatırata yeniden bakayım, Meclisi ve hükümeti kara kara düşündüren o günlere dönüp nereden nereye geldiğimizi bir daha göreyim dedim... Sonra, bu konudaki en samimi kaynaklardan birini, Mazhar Müfit Kansu'nun Tarih Kurumu'ndan çıkmış olan kitabını karıştırdım: “Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürk'le Beraber”i... Kansu, Kurtuluş Savaşı'nda çekilen parasızlığı sayfalar boyunca anlatıyordu ve yazdıkları nereden nereye geldiğimizin en güzel belgelerinden biriydi... Kansu'nun sözünü ettiği birkaç olayı burada aktarıyorum... Ama siz bu kadarla yetinmeyin, Mazhar Müfit Kansu'nun hatıralarının tamamını mutlaka okuyun...
Sivas Kongresi'nde Şeker Almaya Bile Para Yoktu
Okumamış olanlar için söyleyeyim. Mazhar Müfit'in kitabı, İstiklâl Savaşı'yla ilgili olarak yazılmış en içten eserlerden biridir... Hatıradan ziyade romanı andırır ve ibret dolu olaylardan söz eder... İşte, bu olaylardan birkaçı:
Erzurum Kongresi yapılmış, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Sivas'a doğru yola çıkma hazırlığına girişmişlerdir... Ama küçük bir eksik vardır: Para... Gerisini, Mazhar Müfit'ten okuyalım: “...Bizim sivil karargâhın masraflarına para dayandırmak kolay değildi. Gerçi en asgari hayat şartlarına tabi olarak ve askeri tabldottan yemek alarak geçiniyorduk. Buna rağmen umumi masrafları ve ihtiyaçları karşılarken para bütün ihtimamımıza rağmen suyunu çekmekteydi. ...Paşa, para ile meşgul olmaktan hoşlanmazdı. Alışveriş etmeyi ve her türlü gelir ve giderle meşgul olmayı bana bırakmış, 800 lirasını da yine bana vermişti. Bunun içindir ki para mevzuunda sıkıntılı vaziyette idik ve cepten yiyorduk. Paşa “Hazırlığımız tamamlandı mı? Ağustos'un 29. günü hareket edebiliyor muyuz?”' dedikçe, beynim burgu ile delinircesine zonkluyor, gözlerim “Parrrra!” diye kararıyordu. Paşa'nın azim ve cesaretini kırmamak için ona “Ne ile gideceğiz? Para nerede?” diyemiyordum...”
Ve Bir Başka Parasızlık Öyküsü:
Sivas Kongresi yapılmış ve çalışmalar aynı hızla devam etmektedir..
"...Mustafa Kemal Paşa, Hüsrev Sami Bey'le bana “Birer kahve içeriz de öyle gidersiniz” diyordu. Bu, “Sabahlayacaksınız” demenin müjdesiydi. Kalktık. Emirber Ali'ye emretti:
- Ali, bize birer şekerli kahve yap. Ali “Paşam, şeker yok. Sade yapayım mı?” deyince, Paşa gülerek yüzüme baktı: “Canım Mazhar Müfit, niçin şeker aldırmıyorsun?” dedi. Ben de gülerek “Yarın inşallah aldırırım” dedim ve ilâve ettim: “Hele şimdi sade içelim”...
Emirber Ali sade kahveleri pişirmek üzere odadan çıktıktan sonra Paşa, mahzun mahzun gözlerini gözlerimde dolaştırarak “Farkındayım, yine züğürtledik” dedi.
- Evet Paşam. Hem züğürtledik, hem de mevcut paramız şeker almaya müsait değil. Şeker çok pahalı..."